Türkiye, savaş sonrası yeniden inşanın çelik tedarik üssü olmaya hazırlanıyor
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler, bölgedeki siyasi gelişmeler ve olası yeniden inşa süreçlerinin Türkiye çelik sektörü için önemli fırsatlar doğurduğunu ifade etti. Türkiye'nin coğrafi konumu sayesinde hem Doğu hem Batı pazarlarına eşit yakınlıkta olduğunun altını çizen Dalbeler, savaş sonrası yeniden yapılandırılacak bölgeler için Türkiye’nin ana tedarik merkezi haline gelmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Dalbeler, “Bölgemizde yaşanan jeopolitik gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Ukrayna daha önce bölgedeki ciddi rakiplerimizden biriydi, fakat devam eden savaş sebebiyle şu anda bizim için önemli bir pazara dönüştü. Savaş ortamı bittiğinde ve ülkenin yeniden inşası başladığında, Türkiye'nin bölgeye en büyük çelik tedarikçisi olması bekleniyor. Aynı durum Gazze ve Suriye’nin yeniden inşası için de geçerli. İran son yıllarda sektörümüzde büyüyen bir oyuncu olsa da, yaşadığı siyasi belirsizlikler ve yaptırımlar nedeniyle bölge pazarında ciddi rekabet avantajını kaybetmiş durumda. Dolayısıyla, çelik sektöründe bölgedeki tek sürdürülebilir alternatif Türkiye olacaktır” dedi.
Hedef: Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi olmak
Türkiye çelik endüstrisinin küresel piyasalarda güçlü bir konuma sahip olduğunu hatırlatan Dalbeler, ihracat rakamlarında geçen yılı 16,1 milyar dolarlık hacimle kapatan sektörün, 2024 yılı için yüzde 10 civarında bir ihracat artışı hedeflediğini söyledi. Üretimde de 2023 seviyelerini korumayı amaçladıklarını dile getiren Dalbeler, kısa vadede Almanya’yı geride bırakarak Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna ulaşmayı hedeflediklerini belirtti.
Dünya sıralamasında Almanya'nın hemen arkasında 8’inci sırada bulunan Türkiye, Avrupa’da da Almanya’yı takip ediyor. Dalbeler, “Almanya ile aramızda küçük bir üretim farkı bulunuyor. Kısa süre içerisinde Avrupa'nın bir numaralı çelik üreticisi olma hedefimizi gerçekleştireceğimize inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Çin ile iç pazarda ciddi rekabet yaşanıyor
Türkiye’nin ithalatta da ciddi bir konumu olduğuna dikkat çeken Uğur Dalbeler, “Türkiye dünya genelinde çelik ithalatında 5’inci sırada yer alıyor. Özellikle Çin ve Uzakdoğu’dan ülkemize yoğun şekilde çelik ithal ediliyor. Çin gibi devlet destekli üretim yapan ülkelerle kendi iç pazarımızda bile rekabet etmek zorunda kalıyoruz. Bu durum sektörümüzü iç piyasa açısından da zorlayıcı kılıyor. Son dönemde bu konuda birtakım önlemler devreye alındı ancak rekabetin boyutu halen yüksek seviyelerde seyrediyor” diye konuştu.
Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik kota uygulamasının ve ABD’nin uyguladığı yüzde 25 oranındaki ek gümrük vergilerinin de sektöre olumsuz yansımaları olduğunu ifade eden Dalbeler, Avrupa pazarına yapılan çelik ihracatının payının yüzde 40 civarında olduğunu ancak pandemi sonrası Avrupa ekonomilerinde yaşanan enflasyonun bu oranı aşağı yönlü etkilediğini aktardı.
Yabancı yatırımcı için iki önemli avantaj
Türkiye'nin küresel çelik pazarında yabancı yatırımcılar açısından önemli bir cazibe merkezi olduğunu kaydeden Dalbeler, sektöre yabancı sermaye girişlerinin artmasını beklediklerini vurguladı. Türkiye’nin üretim kalitesi, sektörel deneyimi ve sürdürülebilir üretim yapısının Avrupalı yatırımcıları cezbettiğini ifade eden Dalbeler şöyle devam etti:
“Türkiye, kalite, fiyat performansı ve lojistik avantajları ile Avrupa pazarında çelik sektörüne en uygun alternatif konumundadır. Özellikle karbon emisyonları konusunda rakiplerimize kıyasla avantajlı durumdayız. Üretim tesislerimiz, rakiplerimize oranla daha düşük karbon emisyonuyla üretim yapabiliyor. Bu durum, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve küresel çevre standartları göz önüne alındığında, Türkiye'yi Avrupa’daki alıcılar ve yatırımcılar için tercih edilir hale getiriyor.”
Enflasyonla mücadelede sektörün önemli rolü
ÇİB Başkan Yardımcısı Dalbeler, çelik sektörünün Türkiye’nin enflasyonla mücadelesine de önemli katkılarda bulunduğunu hatırlatarak, sektörün fiyat istikrarını koruduğunu ifade etti. Dalbeler, “Sektörümüz fiyatlar açısından stabil bir seyir izliyor. Yıl başındaki fiyat seviyeleri ile yıl sonundaki fiyatlarımız arasında neredeyse fark yok. Küresel bir emtia olmamız sebebiyle fiyatlarımız küresel piyasalara göre dalgalanıyor, ancak son üç yıllık periyoda baktığımızda Türkiye çelik sektörü olarak fiyatlarda radikal bir değişim yaşamadık, hatta bazı ürünlerde gerileme söz konusu. İki yıl önce deprem zamanı 750 dolar olan çeliğin tonu şu an 550 dolar civarında işlem görüyor” şeklinde konuştu.
Sonuç olarak Türkiye çelik sektörü, coğrafi avantajları, düşük karbon emisyonlu üretim kapasitesi, rekabetçi fiyatları ve sektörel birikimiyle özellikle Ortadoğu ve Avrupa bölgelerinde savaş sonrası yeniden inşa sürecinin temel tedarikçisi olmaya hazırlanıyor. Avrupa’daki üretim liderliğini de hedefleyen Türkiye, önümüzdeki dönemde küresel piyasalardaki payını büyütmeyi planlıyor.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Demir Çelik Store. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.